Her Yönüyle “Çikolata”

2000 yılı yapımı Çikolata filmi, 20. yüzyıl Fransa’sının Flavigny-Sur-Ozerain adlı kasabasında geçmektedir. Joenne Harris’in aynı adlı kitabından uyarlanan filmin başrollerinde Juliete Binoche ve Johnny Depp yer alırken, yönetmenliğini Lasse Hallström yapmıştır.

Bir gün kuzey rüzgarlarıyla birlikte genç bir kadın (Juliete Binoche) ve kızı (Victoire Thivisol) bu kasabaya gelerek, dogmatik inançlara sıkı sıkıya bağlı olan kasaba halkı üzerinde bir değişim rüzgarı oluşturur. Genç kadın ve kızının yanlarında getirdiği umut, neşe ve çikolata, kasabalıların alıştıkları kasvetli ve disiplinli yeni kapılar aralasa bile kasabadaki bu değişim rüzgârından memnun olmayan insanlarda bulunmaktadır. Yine de değişim bir kez başlamıştır ve onu durdurmak hiç de kolay olmayacaktır.

Film ne kadar afişinden kaynaklı olarak ilk bakışta aşk temasına yoğunlaşan bir film olarak gözükse de bundan çok daha fazlasını anlatır. O aslında dogmatik ilkelerle sınırlandırılmış bir düzenin değişimini bizlere klasik anlatının özellikleriyle aktarmıştır.

Yönetmen Tercihleri

Yönetmen daha en başında gerek kamera kullanımı gerekse renklerin kullanımı ile kasabanın mevcut durumunu bizlere anlatır. Gri bulutların içerisinde başlayan havadan çekim tekniği tüm kasabayı da içine alana kadar devam eder. Bu sırada kasabaya hâkim olan soluk renkler göze çarpmaktadır. Çekime ve renklendirmeye eklenen arka fon müziği de bu görüntüyü destekleyerek kasabadaki durgunluk hissinin daha çok ortaya çıkmasını sağlamıştır. Lakin müziğin gizemli bir tınıyı da içinde barındırması, mevcut durumun değişebileceğine dair bir his oluşturmamızı da sağlar.

Kasaba halkı ilk kez anonim bir anlatıcı eşliğinde kilise girişinde karşımıza çıkar. Anlatıcı kasabalıların içerinde bulunduğu baskıcı durumu ve tek tipleşmeye verdikleri önemi anlatırken, kilise içerisinde de soluk renklerin ağırlıkta olması göze çarpar. Bu renksizlik filmin başkarakteri olan Vianne ve kızı Anouk’un kırmızı kıyafetler içerisinde kasabaya gelişine dek sürer.

Filmde farklılıkların temsili olarak görülen kırmızı renk, ilerleyen sahnelerde Vianne’nin topuklu ayakkabıları ile bir mecaza dönüşecektir. Ayrıca Vianne’yi kasabaya getiren kuzey rüzgârının kilisenin kapılarını da açması, yaşanacak olan değişimin habercisi olmuştur.

Giriş sahnesinin devamında Vianne’yi yaşlı bir kadının kapısında görürüz. Bu kişi Armande’dir. Armande’nin evinin içerisindeki renkler, kasabanın renksizliğine nazaran daha canlıdır. Fakat yine de bir soğukluk sezilmektedir. Bu onun içten içe yaşadığı aykırılık hissiyatının bir nevi göstergesidir. Armande, dükkânını kiralamak için gelen Vianne’ye nereden geldiklerini sorar. Bunun üzerine Vianne ve kızı, daha önce Endülüs, Pavya, Atina ve Viyana gibi şehirlerde yaşadıklarını söyler. Burada dikkati çeken durum ise bu şehirlerin ortak özelliğinin, tarihsel geçmişlerinde otoriter düzenlere baş kaldırarak hak ve özgürlüklerini kazanabilmek adına çabalamış olmalarıdır. Bu sahne itibariyle Vianne’nin dogmatik inançları aşma amacını üstlenen bir karakter olduğu da ortaya çıkmaktadır.

İlk Tanışma

Dükkânını açmak üzere çalışmalarına başlayan Vianne bir süre sonra kasabanın belediye başkanı olan Comte de Reynaud (Alfred Molina) tarafından ziyaret edilir. Comte de Reynaud kasabanın otoriter figürüdür ve dogmatik kurallar yaratmaya çalışan, bu kuralların devamlılığını, kuralları toplumun davranışlarına ve düşünce tarzlarına dayatarak sağlamayı amaçlayan bir tutum sergilemektedir. Öyle ki dini çıkarları adına kullanmak için kasabanın yeniliklere açık genç papazının yaptığı vaazları düzenler. Bu yüzden Vianne hem perhiz zamanı açtığı çikolata dükkânından, hem kilisedeki ayinlere katılmayı kabul etmemesinden hem de evlenmeden çocuk sahibi olmasından ötürü Comte de Reynaud için bir sorun teşkil eder hale gelir. Bu ilk tanışma, film içerisinde oluşacak olan çatışmanın başlangıcı konumdadır.

Vianne dükkânını hazırlarken üzerindeki meraklı bakışlar da artar. Bu sahneler birbirlerine rahatça akarken kameranın odak noktasının sürekli olarak değişmesi, zaman zaman yakın çekim tekniğiyle insanların yüz ifadelerine yoğunlaşması, merak duygusunun ön plana çıkmasını sağlamıştır. Ayrıca arka fon için seçilen müzik de dükkânın açılışına kadar olan bu sürecin dinamik bir biçimde aktarılmasında etkili olmuştur.

Dogmadan Tutkuya

Perhiz zamanı açılan bu dükkân insanlarda dini dogmaya uymak mı yoksa tutkuları benimseyerek yaşamak mı ikilemini yaratmıştır. Çikolatanın burada tutkuyu temsil eden bir sembol olarak gösterilmesin nedeni ise herkesçe sevilmesi ve karşı konulmasının zor olmasıdır. Lakin kasabalılar tutkularını bastırılması gereken bir günah gibi görmektedir. Öyle ki Vianne dükkânına gelen ilk müşterisine çikolata sunarken arka fon için gerilim uyandıran bir müzik seçilmiştir. Ayrıca bu gerilimi ortaya çıkarmak için karakterler üzerinde daha çok yandan aydınlatma tercih edilirken, çikolataların daha çok vurgulanması adına onlar üzerinde, farklı açılarda konumlandırılmış aydınlatmalar kullanılmıştır.

Buna ek olarak müşterilerin geldiği sahnede filme bir mecaz daha katılır. Bu mecaz üzerinde Maya üslubuna ait bazı şekiller barındıran ve Vianne’ye dükkana gelen insanların sevdiği çikolatayı tahmin etmesinde yardımcı olan yuvarlak bir nesnedir. Fakat bu mecazın amacı aslında, insanların geri plana atmaya çalıştıkları arzularını ön plana çıkarmaktır.

Dükkânın açılması beraberinde farklı karakterleri de getirmiştir. Bu karakterlerden biri de toplum tarafından sürekli baskı gören ve sindirilmeye çalışılan Josephine’dir. Josaphine’nin kleptomani olması da bu baskının kanıtı niteliğindedir. Çünkü Freud’a göre kleptomaninin oluşmasında bir bireyin gördüğü baskı ve bunun sonucunda oluşan ruhsal çatışmaları etkili olmaktadır.

Josephine içerisindeki bu baskıyı ve kasabada kadının konumlandığı yeri filmde ‘‘Eğer günah çıkarmaya gitmezsen veya eğer çiçek tohumları ekmezsen veya eğer rolünü iyi oynamazsan olmaz. Hayatta yapmak istediklerin, kocana hizmet edip günde üç öğün yemeğini yapmaktan, ona çocuklar vermekten, pisliğini temizlemekten fazlaysa o zaman sana deli diyorlar.’’ ifadesiyle özetlemiştir.

Işık ve Ses

Lakin Josephine’in bu durumu Vianne ile olan arkadaşlığıyla farklı bir şekil almaya başlar. Josephine kişisel özgürlüğünü yeniden elde etme umudunu hissederken, bizlere de hissettirir. Josephine’de ki bu değişim başlangıcı, yönetmenin onu bize daha renkli göstermeye başlamasıyla pekiştirilmiştir.

Josephine bu baskıya karşı ilk patlamasını, bir akşam vakti bavuluyla birlikte Vianne’nin dükkânına gelerek yapmıştır. Bu sekansı etkili kılan şeylerden ilki sesin kullanımıdır. Josephine’de ki kaygı hissi arka fon müziği vasıtasıyla bizlere hissettirilmiştir. Ayrıca bu sahnede ışığın kullanımı da etkiyi arttırır. Işığın Vianne ve Josephine’in yüzlerindense valizi odak alması bana göre, valizin Josephine için özgürlüğe açılan bir kapıyı temsil etmesinden kaynaklanır. Ayrıca Josephine’in valizi daha sonra kapatamaması da artık onun baskı altına girmeyi kabul etmeyeceğinin de göstergesi niteliğindedir. Kısacası bu sekansın (bir olayı bir ya da birden fazla sahne ile anlatan film bölümü) vurgusu hem ışık hem de sesin kullanımıyla yeni bir hayata başlangıcın tasviridir.

Soğuk savaş

Filmde öne çıkan bir başka karakter ise Armande’dir. Armande kızıyla yaşadığı sorunlardan ötürü sert mizaçlı bir karakter olarak karşımıza çıksa da, Vianne’nin dükkânına geldikçe ve torunu (Luc) ile zaman geçirmeye başladıkça daha canlı ve renkli bir karakter haline gelir.

Armande’de toplum tarafından aykırı olarak nitelendirilen bazı tutumlara sahiptir. Bu durum onun, kasabanın en küçük öğesi olan aile içerisinde baskı görmesine neden olur. Lakin Armande’nin kızı Caroline, sadece annesine değil oğluna da baskı uygulamaktadır. Luc bu baskıyı zaman zaman özgürlüğü için attığı adımlarla yıkmaya çalışır. Baskının azalması resimlerinde hep ölümü tasvir eden Luc’un artık hayatı da resmetmeye başlamasını beraberinde getirir.

Kasabada zaman geçer ve çikolata dükkânı benimsenmeye başlar. Lakin bu durum Vianne ile Comte de Reynaud arasında bir soğuk savaş etkisi yaratır. Vianne, Josephine’e çikolata yapımı öğretirken, Comte de Reynaud ise Josephine’in kocası Serge’i bir beyefendiye dönüştürerek eşini geri kazanmasını sağlamayı amaçlar.

Yönetmen Hallström bu iki zıt kutup arasındaki çekişmeyi, farklılıklarını esas alarak yaptığı atlamalarla akıcı bir devamlılıkla sunmuştur. Bu sekanslarda yapılan eylemler daha çok orta çekim ile gösterilirken, kişilerin duygu durumlarını öne plana çıkarmak için de yüzler aydınlatılmıştır.

Kasaba halkındaki değişim renklerde ve seçilen arka fon müziğinde de farklılıklar oluşturur. Önceden soluk renklerin hâkimiyetindeki karakterler, bu sahnelerde hareket hissi yaratan bir müziğin eşliğiyle sanki renklerine kavuşmaya başlar.

Zorla Güzellik Olmaz

Sakin bir öğleden sonra nehirden gelen tekneler, önemli bir karakteri daha filme katar. Bu kişi denizci Rouks’tur (Johnny Depp). Rouks ve diğer denizciler kasabalılarca dışlanmaktadır. Bunu fark eden Vianne onlara karşı olan ön yargıyı kırmayı amaç edinerek Rouks’un yanında olur. O sırada Serge, Josephine’in karşısına çıkarak af diler. Lakin Josephine onu affetse de özgürlüğünden vazgeçmek istemez ve onunla eve dönmez. Bu durum Serge’i sinirlendirir ve Josephine’i bulmak için Vianne’nin dükkânına saldırır.

Bu sahnede gerilimi arttıran öğe aydınlatmadır. Josephine’in yüzünün yandan aydınlatma tekniği kullanılarak aydınlatılması onun korkusunu bize hissettirirken, Serge’in güçlü bir aydınlatma ile bize yansıtılması gerilim hissini arttırmıştır. Bu gerilim, Josephine’in Serge’i bayıltmasına kadar sürer. Gösterilen bu sahnenin anlatmak istediği şey ise insanların zorlama yoluyla değiştirilemeyeceğidir.

Vianne’nin Rouks ile ilişkisi, Serge’in başarısızlığı ve kasabaya gelen tüm bu yeni karakterler sonucu Comte de Reynaud, kasaba çapında gemicilerin gitmesi için boykot başlatır ve çikolatayı düzenlediği vaaz ile günahın sembolü olarak gösterir. Bu olayın ardından kasabadaki renkler soluklaşmaya başlarken, baskıcı bir toplumun farklılıkları nasıl sindirerek ortaya kaldırmaya çalıştığı da vurgulanmış olur. Bu vurguyu yapan bir başa gelişme ise Anouk’un annesine karşı yönelttiği ‘‘Sen şeytanın yardımcısı mısın?..Neden diğer anneler gibi siyah ayakkabı giyemiyorsun?’’ sorularıdır. Bu sahnede farklılığın sembolü olan kırmızı ayakkabı mecazına gönderme yapılmıştır.

Gemileri Yakmak

Kasabalıların çikolata ve gemicilere karşı olan dışlayıcı tutumu Armande’nin doğum günü partisine dek sürer. Partinin verildiği yer olan Armande’nin arka bahçesi üç noktadan aydınlatma ve doğal ışığın yardımıyla oldukça canlı bir izlenim uyandırır. Bakış açısı çekiminin kullanılması ve kameranın odağının insanların duygu durumları ile üzerine çikolata dökülen yemekler de olması da kendimizi karakterlerin yerine koymamızı kolaylaştırmıştır.

Yalnız burada duyguyu yaratan asıl öğe bana göre fon müziği olmuştur. Filmin başlarında Vianne’nin ilk müşterisine çikolata ikram ederken ki arka fon müziği bu sahnede de tercih edilmiştir. Bu müziğin kullanılma nedeni, tutkuların günah olarak görüldüğü bir toplum yapısında, karakterlerin yaşadıkları hazdan ötürü içten içe hissettikleri gerilim hissiyatıdır. Lakin bu gerilim hissi kısa sürer ve yerini ön yargılardan arınmış, mutlu bir topluluğa bırakır. Öyle ki partinin devamı Rouks’un teknesinde geçer.

İnsanlar gemicilere yaptıkları ötekileştirme hareketini bırakmışlardır ve buna nazaran içerisinde gerilim hissi barındıran arka fon müziği yerini eğlenceli bir dans müziğine bırakmıştır. Lakin bu durumun yanlış olduğunu düşünen ve değiştirilmesi gerektiğine inanan kişiler de vardır. Serge, Comte de Reynaud ile konuşmasının ardından çözümü Rouks’un gemisini yakmakta bulur.

Film beklenmedik bir şekilde tersine döner. Armande vefat eder, Rouks gemisini kaybeder ve Rouks ile gemiciler kasabayı terk eder. Lakin filmdeki bu dramatik kısımlar bir devinim halinde akar gider, üzerlerinde çok fazla durulmaz. Bunun nedeni de zannımca filmde anlatılmak istenen şeyin çok daha farklı olmasıdır.

Gitme Vakti

Bu hızlı akış beraberinde kuzey rüzgârlarını da getirir. Vianne’nin gitme vakti gelmiştir. Vianne’nin hazırlanma sürecinde giysiler ve valiz, ışığın kullanımı ile ön plana çıkarılmıştır. Daha önce Josephine için yeni bir başlangıcın temsili olan valiz bu sefer Vianne için aynı anlamı taşımaktadır. Bir kez daha kırmızı pelerinini giyen Vianne, ilk defa yumuşak ifadesini bozmuş olarak karşımıza çıkar ve bu durum kızı ile çatışmasını da beraberinde getirir. Merdivenlerde doruk noktaya ulaşan bu tartışma sahnesinde, alt açı çekim tekniğinin kullanılması Vianne’nin yansıttığı duyguyu daha da baskın bir hale getirerek, gerilimi arttırır. Lakin Vianne’nin, çantasını düşürmesi sonucu annesinin küllerinin dökülmesi ile filmde bir anlığına duraksama olur. Bu duraksama gizemli bir arka fon müziğinin ve gülüşmelerin duyulmasına dek sürer.

Mutfağın kapısını açan Vianne, kasaba halkını, Caroline de dâhil olmak üzere, çikolata yaparken görür. Vianne kasabada uyandırmak istediği duyguları sonunda mutfaktaki karakterlerin yüz ifadelerinde görebilmiştir. Bunu fark eden Comte de Reynaud bastırdığı duyguların etkisiyle eline bıçağını alarak gizlice Vianne’nin dükkânına girer ve vitrine yaklaşır. O sırada vitrinde kadın şeklindeki çikolata aydınlatma yardımıyla vurgulanır. Kont’un ona bakarken ki ifadesi ise camdan yansıyan görüntüsü ile aktarılır.

Vitrindeki bütün çikolataları parçalamaya başlayan Comte de Reynaud’un bu saldırı sonucu dudağına gelen çikolatayı yemesi, bir anda tüm bastırdığı duygularını açığa çıkartarak kahkaha atmasına ve ağlamasına neden olur. Bu sahne oldukça etkileyicidir. Filmin otorite figürü ilk defa zaaflarını, yenilmişliğini ve tutkularını kabul etmiştir.

Ertesi gün Comte de Reynaud’u vitrinde uyanırken görürüz. Yandan aydınlatmanın yardımıyla onun hissettiği şaşkınlık bizlere aktarılır. Artık filmdeki çatışma unsuru sonlanmış ve kazanan çikolata olmuştur. O gün papaz ilk defa vaazını belediye başkanının yardımı olmadan gerçekleştirir. Kilise ise ilk defa canlılıkla ve renkli bir şekilde tasvir edilir.

Kırmızı Balon

Film Vianne’nin kalma kararı, Rouks’un dönüşü, Josephine’in Armande adlı bir kafe açması ve kasabalıların dansları ile renklenirken baştaki gizemli anlatıcının da Anouk olduğu anlaşılır.

Filmin kapanış sahnesinde ise kasabadaki eski inançların sembolü olan heykelin eline kırmızı balon ayrıntısı göze çarpmaktadır. Burada “The Baloon (1956)” adlı filme gönderme yapılarak, umudun yok edilemeyeceğine ve her daim var olacağına işaret edilmiştir.

Film başlangıcından sonuna dek olaylar etrafında şekillenmiştir. Kameranın kimi zaman sembollere ve karakterlerin duygu durumlarına yaklaşması, filmin anlaşılırlığını ve uyandırmak istediği hisleri anlamamız açısından etkili olmuştur.

Ayrıca kurgunun kullanım şekli filmin akıcı bir şekilde ilerlemesi zamansal sıçramalar vasıtasıyla sağlanmıştır. Rachel Portman tarafından filme özel olarak bestelenen müzikler, bazen karakterlerin duygularının bir yansıması olurken bazen genel olarak kasabanın sesi haline gelmiştir.

Sonuç olarak filmde sinematografinin öğeleri filmin gerçekçilik hissini ve etkileyiciliğini destekleyecek bir biçimde kullanılmıştır. Böylece filmde dogmatik inançların karşısında olan özgür düşüncenin önemi anlaşılırken, farklılıkları kabul ederek özgürlüğe ulaşan bir toplumun yaşadığı mutluluk hissi de vurgulanmaktadır.

Kaynaklar
1. Atabay, A.(2017, 19 Mayıs). Chocolat (2000): Çikolatayla Başlayan Devrim.
http://www.sinematopya.com/2017/05/chocolat-2000.html (Erişim Tarihi: 01.05.2020)
2. http://cinema.com/articles/3/chocolat-movie-review.phtml (Erişim Tarihi: 04.05.2020)
3. The Blewog Blog.(2009, 26 Kasım). Two Minute Film Analysis – ‘Chocolat’
https://rhodribrady.wordpress.com/2009/11/26/two-minute-film-analysis-1-chocolat/ (Erişim Tarihi:04.05.2020)
4. Türkşen Aysel, A.(2013, 18 Kasım). Çikolata ile Değişen Hayatlara Dair Bir Film: Chocolat, Martı Dergisi .https://www.martidergisi.com/cikolata-ile-degisen-hayatlara-dair-bir-film-chocolat/ (Erişim Tarihi: 01.05.2020)
5. Kılıçaslan, G.(2017, 16 Nisan). Chocolat – Lasse Hallström (2000).
http://gurkankilicaslan.com/chocolat-lasse-hallstrom-2000/ (Erişim Tarihi: 02.05.2020)
6. Anonim.(2017, 21 Ocak). Chocolat: Vianne’nin Alternatif Düzeni.
http://cinsiyetintoplumsalinsasi.blogspot.com/2017/01/chocolat-viannenin-alternatif-duzeni.html (Erişim Tarihi:02.05.2020)
7. Yazıcı, M. Karşılaştırmalı Makale: ‘‘Üç Renk; Mavi & Çikolata’’
https://www.academia.edu/34902806/Kar%C5%9F%C4%B1la%C5%9Ft%C4%B1rmal%C4%B1_Makale_%C3%9C%C3%A7_Renk_Mavi_and_%C3%87ikolata
(Erişim Tarihi: 03.04.2020)
8. https://www.turkcebilgi.com/lasse_hallstr%C3%B6m (Erişim Tarihi: 02.05.2020)
9. http://www.beyazperde.com/filmler/film-27052/ (Erişim Tarihi: 01.05.2020)
10. https://tr.wikipedia.org/wiki/Lasse_Hallstr%C3%B6m (Erişim Tarihi: 01.05.2020)

Önceki İçerikYüz Yıllık Fransız Sömürgeciliği
Sonraki İçerikİnancımı Yitirdim, Her şey O Zaman Başladı
"Türkiye’de sinema sanatına en yakın yerde, sanat tarihinde okumuştum. Ve sanat tarihine giderken ailemle çok büyük kavgalar ettim. Doktor ya da hariciyeci olmamı istiyorlardı. Sinemacı olacağım dedim. Yani sinemaya çok bilinçli geldim. Hazırdım." Metin K. Erksan

Yorum

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen adınızı buraya giriniz