SON KUŞLAR

“Kuşları boğdular, çimenleri söktüler, yollar çamur içinde kaldı.” sözleriyle durum özeti geçen Sait Faik Abasıyanık’ın, uyarı niteliğindeki kalıtı Son Kuşlar, Türk okurunun belleğinde yer eden etkili bir öykü.

Yaşam alanlarına bir karabasan gibi çöken vicdansız değişimin yıkıcı sonuçlarını, “Dünya değişiyor dostlarım. Günün birinde gökyüzünde güz mevsiminde artık esmer lekeler göremeyeceksiniz. Günün birinde yol kenarlarında toprak anamızın koyu yeşil saçlarını da göremeyeceksiniz. Bizim için değil ama, çocuklar, sizin için kötü olacak. Biz kuşları ve yeşillikleri çok gördük. Sizin için kötü olacak. Benden hikâyesi.” diye aktaran Sait faik Abasıyanık’ın öyküsünün adı bu kez sinemayla Türk izleyicisinin ilgisine sunulmuş.

Erdoğan Tokatlı, filmine Son Kuşlar adını verirken Sait Faik öyküsünden esinlenmiş olabilir mi bilinmez ama kötülüğe yuvarlanışı insanlar üzerinden anlattığı kurmaca için çok yerinde bir ad seçmiş.

Doğal akışın dışına çıkartılarak hızla kentleştirilen Türkiye’de, insanı sayı olarak gören yeni düzenin neden olduğu duygusal kırılmaların, toplumun temellerini sarsmakla yetinmediğini, yetinmeyeceğini anlatan bir kurmaca Son Kuşlar.

Kazanmanın her yolunun giderek sıradanlaştığı, bencilce tutum ve davranışların yadsınmadığı çıkarcı toplum yaşamında, bireyciliğin tüm çirkinliğiyle yarattığı, ibretlik öyküler içeriyor film.

Fakir aileyi bu kez zengin kocaya varacak olan evin kızı kurtaracaktır. Ama büyük kızın öyküsü değişecek, ailenin dönüşümü istenilen yoldan çıkacaktır. Sırada Küçük kız vardır…

Yeni Filmler

Altmışlı yılların görece özgür ortamında, gerçekte sömürünün başka yönünün devreye sokulduğu dönemde, az sayıda yönetmen tarafından beyaz perdeye taşınmaya başlanmış, peş peşe benzer içerikli kurmacalar gösterime girer.

İlk olarak Metin Erksan’ın 1962 yılındaki Acı Hayat kurmacasıyla başlayan ve toplumsal gerçekleri içeren diye ulamlanan kurmacalardan biri sayılabilecek Son Kuşlar, 1965 yılında izleyiciyle buluşur.

Ertem Göreç’in Karanlıkta Uyananlar (1964), Halit Refiğ’in Gurbet Kuşları (1964), Feyzi Tuna’nın Yasak Sokaklar (1965), Duygu Sağıroğlu’nun Bitmeyen Yol (1965), Osman Fahir Seden’in Çalıkuşu (1966) ve Lütfi Ömer Akad’ın Vesikalı Yarim (1968) bu ulamın diğer akıllarda kalan önemli kurmacaları olarak sayılabilir.

Toplumdaki değişim, eğitimden sağlığa, sanayiden tarıma dışa bağımlı dönüşümü konu edinen pek çok öykü ve romana ek olarak devreye giren yedinci sanat yapıtları, eksikliği duyumsanan açığı doldurdu.

Köylü-kentli, yoksul-varsıl gibi iki dünyayı da simgeleyen duruluktaki yüzü, bu dönem yönetmenlerinin aradığı anlatım gücünü karşılamış olsa gerek ki, pek çok filmde olduğu gibi Son Kuşlar kurmacasında da Selma Güneri’ye, bu kez Ediz Hun ile birlikte baş oyuncular arasında yer verilmiş.

Adı:Son Kuşlar
Yönetmen: Erdoğan Tokatlı
Öykü: Ayşe Saşa (Tren adlı Öyküden Uyarlama)
Uyarlama: Erdoğan Tokatlı, Mualla Özbek
Görüntü Yönetmeni: Ali Uğur
Kurgu: Turgut İnangiray, Sezai Elmaskaya
Müzik: Mehmet Abut
Oyuncular: Selma Güneri (Ayşe), Ediz Hun (Oğuz), Tijen Par (Nesrin – Ayşe’nin Ablası), Ayfer Feray (Anne), Kenan Pars (Şeref), Şükriye Atav (Sabriye – Oğuz’un Annesi), Aliye Rona (Refik’in Ablası), Talat Gözbak (Hayri Bey), Senih Orkan (Refik), Nurhan Nur (Jale), Tuncel Kurtiz (Turgut), Melek Okcan (Melek)
Yapımcı: Efes Film – Mualla Özbek
Yapım: Türkiye – 1965
Tür: Kurmaca
Dili: Türkçe
Süre:95’

SON KUŞLAR - 1965

Önceki İçerikHitler’i Nasıl Kandırdık Ama!
Sonraki İçerikAli Sezer Dokuz Aya Mahkum Oldu
" Yazacaksınız, yanılgı nerdedir, doğrusu ne olabilir; tartışacağız, iyisini elbirliğiyle araştıracağız. Hadi, hazır mısınız? Ben hazırım, ne eleştirmekten korkarım, ne eleştirilmekten; üstelik o çok sevdiğim kusurumu hâlâ düzeltemedim: Fena halde doğru söylerim!.” Atilla ilhan (1925-2005)

Yorum

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen adınızı buraya giriniz