TÜRK HALK ÖYKÜSÜ
Tahir ve Zühre, Türk soylu hakların yaşadığı yerlerde öykülendiği gibi, Türklerle komşu yurtlarda da anlatılan eski bir halk söylencesidir.[1] Osmanlının Türk kökeninden uzaklaştığı dönemlerinde, öbür Türk yapıtları gibi görmezden gelinen, yok sayılan Tahir ile Zühre, divan edebiyatı çevresinde ilgi görmemesine karşın halk arasında varlığını günümüze dek sürdürdü.
Yaşlı ve çocuksuz Sultan’la Vezir’in, tansık bir biçimde bir kız ve bir oğlan çocukları olur. Çocuklar birlikte büyütülür, eğitilirler. Aralarındaki sevgi, günden güne güçlenir; birbirlerine bağlılıkları artıkça artar… Tahir’in babası ölür, Zühre’nin babası, çocukların doğumunun ön koşulu olan “beşik kertmesi” sözünden cayar. Tahir bir sandala bağlanır, ırmağa atılarak suyun akış yönüne sürgün edilir. Tahir, Zühre’nin düğününe yetişir, ancak yakalanır, öldürülür. Sevgilisinin ardından ölümü dileyen Zühre de ölür, Tahir’in yanına gömülür. Sevgililerin gömütünün üzerinde güller biter, onları ayırmaya uğraşanların mezarını ise dikenler kaplar.

Lütfi Ömer Akad’ın, Erman film için çalıştığı dönemlerde, 1951 yılında, Bağdat’a giderek, orada çektiği iki müzikli kurmacadan birinin esin kaynağı bu öykü. Ancak, Bağdat’ta, İngilizlerden kalma çekim alanında, birbirine benzeyen öykülerle çekilen iki kurmacanın da sonu aynı olur; Tahir ve Zühre, Arzu ile Kamber kurmacası gibi izleyicinin ilgisini çekmez. Ne kurmacanın düzeyi beklentileri karşılar ne de hedeflenen tecimsel kazanca ulaşılır.
Lütfi Ömer Akad’ın yaratmağa çalıştığı ancak başarısız olan kurmacadan alt yıl önce, Özbekistan Sovyet Cumhuriyetinde, 1945 yılında çekilen Tahir ve Zühre filminin varlığı, o günün koşullarında, büyük olasılıkla Türkiye’de bilinmiyordu. Bilinseydi, o yapıttan esinle daha iyi bir Tahir ve Zühre kurmacası oluşturulabilirdi.
Lütfü Ömer Akad, Alim Şerif Onaran’ın yayınladığı söyleşi betiğinde, başarısızlığın gerekçelerini sıraladıktan sonra, bir tek iyiden söz ediyor: Sezer Sezen’in oyunculuğu. Yaşanılan hayal kırıklığından sonra, kendisini de başarısızlığın nedeni göstererek, iki kurmacada tek ayakta kalanın Sezer Sezin olduğunun altını çiziyor. Vurun Kahpeye gibi bir çok kurmacada baş kişileri canlandıran Sezer Sezin’i, Türk sinemasındaki önemli oyunculardan biri olarak betimliyor, Lütfi Ömer Akad:
“Sezer’in şöyle bir özelliği vardır: az oyuncular aslandan bir özelliktir bu. En kötüsünden en iyisine kadar hangi rolü alırsa, yüklenirse, onun üzerinde elinden geldiğinden fazlasını yapan, her şeyini son derece ciddiye alan bir oyuncuydu. O bakımdan Sezer’e söylenecek, Sezer için söylenecek hiçbir şey yoktu. Yani o filmleri bugün seyretseniz ve Sezer’e baksanız.; Diğerlerinden tamamen farklı; yönetmen, görüntü yönetmeninden, diğer oyunculardan, her şeyden farklı bir kişiliği olduğunu fark edersiniz…

Sezer amorsta olur; makine Sezer’in gerisindedir. Karşısındaki oyuncunun yüzünü ve konuşmasını alacağım. Sezer, repliklerinde, kendi yüzü çekiliyormuş gibi oynar, karşısındakini oynatmak için. Karşısındaki oyuncuyu da etkiliyor yani… Replikleriyle… Böylesine sorumluluğu olan bir insan ve böylesine işi seven bir insandır. Çok kuvvetli bir kişiliği var. Kişiliğinin kuvvetliliği bedbaht olmasına sebep olmuştur.”[2]
Halk öykülerinin sonu yapıları gereği kötü biter. Lütfi Ömer Akad’ın iki halk anlatısından esinle çekmeye çalıştığı filmlerin öyküsü de bu kurala uyarcasına, ne yazık ki kötü sonlanmış.
[1] Fikret Türkmen, Tahir ile Zühre, Ankara, 1983
[2] Lütfi Ömer Akad, Alim Şerif Onaran, İstanbul 1990, s.80
Adı: Tahir ile Zühre
Yönetmen: Lütfi Akad
Yazan: Mediha Akad, Lütfi Akad (aynı adlı halk öyküsünden esinlenerek)
Görüntü: Lazar Yazıcıoğlu
Muzik: Saadettin Kaynak
Oynayanlar: Sezer Sezin (Zühre), Kenan Artun (Tahir), Settar Körmükçü (Hükümdar), Temel Karamahmut (Bekir), Renan Fosforoğlu (Sadi), Yusuf Ahmetoğlu (Bey), Muazzez Arçay (Sultan), Hasan Dragut (Baba), Hamit Mecit, Sohban Koloğlu, Nedime İbrahim
Dekor: Sohban Koloğlu
Şarkılar: Müzeyyen Senar Işık, Dr. Alaaddin Yavaşça
Yönetmen yardımcısı: Settar Körmükçü
Yapım yönetmeni: Temel Karamahmut
Yapımcı: Hürrem Erman – Erman Film, Bağdat Film
Yapım: Türkiye-1951