GÖÇMENLERİN İKİLİ YAŞAMI

Norveç, Almanya, İsveç ortak yapımı filmin (Hva Vil Folk Si) yönetmenliğini Iram Haq yapmıştır. 2017’de çıkan film Pakistanlı bir kızın yaşamının zor bir dönemini konu almaktadır. Film bu konuyu ele alarak doğu toplumlarını Batı gözüyle seyirciye anlatmış durumdadır.

Geleneklerine son derece bağlı, kültür çözümlemesine uğramamış, Norveç’te yaşayan Pakistanlı bir ailenin kızı olan Nişa, yaşadığı Norveç hayatına kendisini alıştırmıştır. Nişa, ülkesinden ve geleneklerinden uzak bu yaşama her ne kadar alıştıysa da evine döndüğünde, ailesinin yanında yine onlar gibi davranmaya başlar. Onaltı yaşında olan Nişa kendisini ikili yaşama zorlayan toplum değerleri arasında sıkışıp kalmıştır. Ta ki düğüm çözülene, babası Nişa’yı erkek arkadaşı ile yakalayıncaya kadar.

Nişa erkek arkadaşı ile yakalandıktan sonra babası kızına çok kızar, geleneklerine aykırı davrandığını, ailesini utandırdığını, artık insanların yüzüne bakacak durumda olmadıklarını söyleyerek onu Pakistan’a gönderir ve orada geleneklerini iyice öğrenmesini öğütler.

Seyirci olarak biz Nişa’nın artık Pakistanlı biri olmaya yaklaşacağını düşünürken, Nişa babasına olan bu kızgınlığını nedeniyle taşkınlıklarına devam eder. Norveç’te edindiği kimliğini Pakistan’da baskın bir şekilde ortaya koyar. Nişa Pakistan’da da bir erkek arkadaş edinir ve bu arkadaşlık ortaya bizi çok rahatsız eden bir şekilde ortaya çıkınca, olanları Nişa’nın babasına haber verirler. Norveç’te olduğu gibi Pakistan’da da Nişa’nın akrabalarının insanların yüzüne bakacak halleri kalmamıştır.

Babası kızının kendi istediği gibi yetişeceğini düşünerek gönderdiği Pakistan’dan büyük bir sinirle Norveç’teki evlerine götürür ve orada kızına ev hapsi yaşatmaya başlar. Film burada biraz durulur ve yavaşlar. Artık her şeyin bittiğini, normalleştiğini, Nişa’nın bu yaşamı kabul ettiğini düşünmeye başlarız. Karlı bir gecede aile yemeğinden sonra herkes odasına çekilir ve uyumaya başlar. Nişa uyumamaktadır. Bir süredir sakince olanları kabullenen Nişa artık harekete geçer ve odasının penceresinden atlayarak evden kaçmaya başlar. Nişa evden uzaklaşınca son kez arkasını dönüp evine bakar ve babasının pencereden kendisini hüzünlü bakışlarla izlediğini görür. Babası ile bir süre bakışan Nişa, yavaş yavaş evden uzaklaşmaya devam eder. Babasının hüzünlü ve artık pes etmiş bakışları eşliğinde film sonra erer.

Film, her ne kadar Batı gözü ile bir Doğu toplumunun, Batıda olan yaşamını bizlere aktarmış olsa da son sahneden anlıyoruz ki, film aslında her toplumun kuralları, gelenekleri olduğunu ve bazen bunlardan her ne sonuç olursa olsun vazgeçemediğimizin farkında. Bu olayları ise ne genç kızın ne de babanın tarafını tutarak anlatmış, yalnızca şarkiyatçı bir yapı içerisinde olanları seyirciye aktarmış durumdadır.

Ali Mansur Köse

Önceki İçerikSenin Aşkına Kara Sevda Derler
Sonraki İçerikNe Olacak Şimdiki İnsanın Dünyayı Umursamazlığı?
"Birisi kalkıp ben Mozart gibi beste yapıyorum, ben Dali gibi çiziyorum dese ona bu dünyadan zaten bir Mozart’ın, bir Salvador Dali’nin geçtiğini söylerdim."

Yorum

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen adınızı buraya giriniz