Elm Sokağında Bir Kahraman, Nensi

1984 yapımı Elm Sokağında Kabus’un yönetmeni Ves Kraven’a göre bazen korku filmleri korku yaratmaktan ziyade, korkuyu serbest bırakırlar. Bir nevi yüzleşme gibi düşünülebilir bu durum. “Elm Sokağında Kabus”, dönemi olan seksenler için beklenilen korku filmi deneyiminden biraz uzak olsa da, Kraven’ın bahsettiği duruma güzel bir örnek.

Elm Sokağında Kabus – 1984

Kraven’in korkuyu serbest bırakmaktan kastı, bilinçdışımızda zaten var olan bu hisleri açığa çıkarmak ve film sayesinde bunların üzerine gitme fırsatı bulmak. Büyük ekran bu noktada bir yüzleşme aracı olarak görülebilir. Kraven’ın film için ilham kaynağı da kendi çocukluk anılarından gelmiş zaten. O dönem gazetelere düşen, uyku sorunu yaşayan bir çocuk ile ilgili okuduğu haberden oldukça etkilenmiş. Habere göre bu çocuk sürekli kabuslar görüyor, ailesinin ısrarı ve ilaç tedavisine karşın uyumayı reddediyor. Çevresindeki kimseyi sürekli aynı kabusu gördüğüne ve bir kabustan fazlasıymış gibi hissettiğine inandıramıyor. Bir gün, ailesi çocuğun odasına giriyor ve uyuduğunu görüyor. Çok seviniyorlar, çünkü günler sonra huzurlu, derin bir uykuda görünüyor çocuk. Bir daha asla uyanmayacağından habersizler tabii. Bir başka ilham kaynağı ise Ves’in çocukken kendi yatak odası penceresinden dışarı bakınca gördüğü bir adam. Muhtemelen insanları korkutmayı seven öylesine bir adamdı bu varlık, ama bir çocuk için tanımadığı bu kişi hafızasında sonsuza dek yer edinecek büyük, gizemli bir gölge olabiliyor. Kraven, dediğine göre bu iki anıyı birleştirdi ve Elm Sokağında Kabus’u yazdı.

Elm Sokağında Kabus – 1984

Yönetmen filmin yapım sürecinin ilk aşamalarında parasal sıkıntılar yaşadıklarından ve birçok yapımcı tarafından “yalnızca bir rüya olduğu için izleyici muhtemelen korkutucu bulmayacak” denilerek reddedildiklerinden bahsediyor bir söyleşisinde. Bu, asla idrak edemediğim bir bakış açısı çünkü filmi çok basitçe “rüya” diye tanımlamak, tüm hikayeyi hafife almak olur. Halbuki film bundan daha fazlası: rüyalarla gerçekliğin iç içe geçmesi, ikilinin kelimenin tam anlamıyla fiziksel etkileşimi ve sinema tarihinin gelmiş geçmiş en korkusuz baş karakterlerinden biri olan Nensi’nin, ikisi arasındaki dengeyi sağlamak adına verdiği daimi bir mücadele.

Böyle bir durumda insan nasıl galip gelebilir?

Normal koşullarda güvenlik, korunma, rahatlık gibi kavramlarla ilişkilendirdiğimiz uyku sürecinde kasabanın sevilen gençleri art arda vahşice öldürülüyor. Görünmez bir katil tarafından işlenen, engellenemez bir cinayet. Gerçekliğin sınırları içinde görünmez olması dışında Katil Fredi ile ilgili can sıkıcı durumlardan biri, kurbanlarını hemen öldürmek yerine, önce onların akıllarıyla oynamayı tercih etmesi. Nensi arkadaşlarının birer birer Fredi tarafından öldürüldüğünü izlerken, aynı zamanda onun akıl oyunlarıyla ve muzipliğiyle de uğraşmak zorunda. Bu sonu gelmez oyunlar ve arkadaşlarını kaybetmenin acısı yüzünden hem zihinsel hem de bedensel olarak o kadar yoruluyor ki, saçına ak düşüyor. Bu noktada, izleyici pes edeceğini düşünmeye başlıyor, çünkü görünürde hiçbir çıkar yol yok. Temel bir ihtiyaç olduğu için uyumak zorunda ve uykuda herhangi bir denetimi yok. Rüya aleminde kötü adamın sözü geçiyor ve Nensi’ye hayati zarar vermek de dahil istediği her şeyi yapabilir. Böyle bir durumda insan nasıl galip gelebilir?

Elm Sokağında Kabus – 1984

Ne var ki bir gün, yine bir kabustan uyandığında elinde Fredi’nin şapkasını bulunca, bilmece sona eriyor Nensi için, çünkü şimdi bir çıkış yolu olduğunu anlıyor. Bu aydınlanma iki şeyi gösteriyor. Birincisi, Nensi’nin rüyaları sırf Fredi’den kaçmak ile geçmiyor; aynı zamanda onunla bedensel bir savaş içinde. Mücadeleci ruhunun bir getirisi olarak, içinde bulunduğu dünya hiçbir şeyin anlam ifade etmediği bir rüya olsa bile yine de bir çıkış yolu arıyor, yılmıyor ve gördüklerinden anlam çıkarmaya çalışıyor. İkincisi ise, şimdi kafasında beliren bir plan var. Gerçek ve hayal arasındaki çizgi o kadar belirsiz ki, bir alemden diğerine aktarım yapabileceğini fark ediyor, tıpkı şapkayı getirdiği gibi. Bu da, Fredi’yi eğer rüyasında öldüremiyorsa, mantığın söz sahibi olduğu gerçekliğe çekebileceği anlamına geliyor ve böylelikle avken avcı konumunu elde ediyor bir anda. Uykusuzluğun getirdiği güçsüzlüğe, ailesinin ve Glen Lantz’ın ahmaklığının neden olduğu engellere karşın, rakibinin oyununu çözümlemesi ve böylece onu, efendisi olduğu kendi dünyasına çekebilmesi, Nensi’nin azminin ve dehasının çok açık bir göstergesi.

Elm Sokağında Kabus – 1984

Nensi’yi canlandıran oyuncu Heather Langenkamp, bir söyleşide bu film üzerine rol arkadaşı Robert Englund (Fredi) ile yaptıkları sohbetlerden bahsediyor ve filmi daha çok iyi-kötü arasındaki mitsi bir savaş gibi yorumladıklarını söylüyor. Aslında bir nevi haklı buluyorum bunu, ama iyi-kötüden ziyade, mantık ve duygu arasında demek daha uygun olur. Elm Sokağında Kabus, rüyaları kullanarak bir bakıma korkularımızın çoğunun kökeninin zihin olduğunu ima ediyor ve Kraven’in korkuyu serbest bırakmak ile kastettiği etki de tam olarak bu. Tabii, Heather’ın öne sürdüğü mitsi yönleri bir yorumdan ibaret, ama Nensi’yi böylesi ilkel bir korkudan kaçmak yerine korkunun sonuna kadar, ölümü göze alarak üzerine giden bir kişilik olarak düşünmek, onu daha da güçlü ve cesur kılıyor.

Adı: Elm Sokağında Kabus
Özgün Adı: A Nightmare on Elm Street
Yönetmen: Ves Craven
Yazan: Ves Craven
Görüntü: Jacques Haitkin
Kurgu:
Besteci: Charles Bernstein
Oyuncular: Robert Englund (Freddy Kreuger), Heather Langenkamp (Nancy Thompson), Johnny Depp (Glen Lantz), John Sakson (Donald Thompson), Amanda Vyss (Tina Grey), Svet Dragut (Tin Yaktili) Jsu Garcia (Rod Lane)
Yapımcı: Robert Shaye
Yapım: 1984 – ABD
Dil: İngilizce
Süre: 91′

ELM SOKAĞINDA KABUS - 1984

Mitsi: Mitle ilgili, mitcil, mitsel. Türkçe ilgi ekleri: -sı, -cıl, -sıl, -ıl, -lık, -cı, -ce, (-sal, -sel)
Söylence:
1- Eski çağlardan beri söylenegelen, olağanüstü varlıkları, olayları konu edinen imgesel öykü; efsane, mitos, mit.

2- Geleneksel olarak yayılan veya toplumun imgesel gücü etkisiyle biçim değiştiren, yerinel bir anlatımı olan halk öyküsü; efsane, mitos, mit.
Yerine: 1 – Bir görüntü, bir yaşantı veya bir davranışın daha iyi kavranmasını sağlamak için göz önünde canlandırıp dile getirme; alegori.
2 – Bir sanat yapıtındaki ögelerin gerçek yaşamdan bir şeylerin yerine geçmesi durumu.

 – SÖZLÜK – 

Ede Film

Yanıtla

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz